7338 Sayılı Kanun Kapsamında Veraset ve İntikal Vergisinin Hukuki Niteliği ve Uygulaması
Giriş
Veraset ve intikal vergisi, bir kişinin ölümü üzerine miras yoluyla veya karşılıksız bir şekilde mal edinilmesini konu alan, servet transferi üzerinden alınan bir vergi türüdür. Türkiye’de bu vergi, 1959 yılında yürürlüğe giren 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu (“VİVK”) ile düzenlenmiştir. Kanun, hem ölüme bağlı intikalleri (miras, vasiyet gibi) hem de hayatta iken karşılıksız mal transferlerini (hibe, bağış, piyango ikramiyesi vb.) vergi kapsamına almaktadır. Veraset ve intikal vergisi, mülkiyet hakkı ve miras hakkı ile kamu maliyesi arasındaki dengeyi kurmayı amaçlayan bir servet vergisidir. Mali hukukta bu vergi, bireylerin mali güç göstergelerinden biri sayılan servet unsurunun vergilendirilmesi ilkesine dayanır. Bu yönüyle veraset vergisi, gelir veya harcama üzerinden alınan vergilerden farklı olarak servet transferi üzerinden alınmakta ve dolaysız vergi niteliği taşımaktadır.
Yaklaşık 60 yılı aşkın süredir yürürlükte olan veraset ve intikal vergisi kanunu, Türk vergi sistemindeki en eski mevzuatlardandır. Zaman içerisinde ekonomik koşullara göre değişikliklere uğrasa da (özellikle 1998 ve 2007 yıllarında tarifede yapılan düzenlemeler gibi), temel yapısını korumuştur. Bu makalede, 7338 sayılı Kanun esas alınarak veraset ve intikal vergisinin hukuki niteliği, Türkiye’deki uygulaması ve uygulamada ortaya çıkan sorunlar ele alınacaktır. Gelişme bölümünde verginin konusu, matrahı, oranları ile istisna ve muafiyetleri incelenmekte; verginin teorik temelleri ve Vergi Usul Kanunu (VUK) ile ilişkisi değerlendirilmektedir. Ayrıca Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa’daki veraset ve intikal vergisi düzenlemeleriyle karşılaştırmalı bir bakış sunulacak; uluslararası çifte vergilendirme sorunu ve ilgili anlaşmalar kapsamında durum analiz edilecektir. İnceleme boyunca yüksek yargı kararlarına ve doktrindeki görüşlere de değinilerek konuya ilişkin kapsamlı bir perspektif ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Verginin Konusu ve Hukuki Niteliği
Veraset ve intikal vergisinin konusu, Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla (ölüm nedeniyle miras, vasiyet, miras sözleşmesi gibi) veya herhangi bir surette ivazsız (karşılıksız) bir tarzda bir şahıstan diğerine geçmesidir. Kanun, taşınır-taşınmaz mal varlıklarını ve bunlar üzerindeki hakları (örneğin intifa hakları, alacaklar) verginin kapsamına alır. İvazsız intikal kavramı, hibe yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız edinimleri kapsar; maddi veya manevi zarar tazminatları ise karşılıksız sayılmaz. Bu şekilde, miras bırakan kişinin malvarlığının haleflerine geçmesi ya da bir kişinin yaşarken malını karşılıksız devretmesi vergi doğuran olayı oluşturmaktadır. Vergiyi doğuran olay, ölüm anında veya bağış işleminin hukuken tamamlandığı anda meydana gelir.
Mükellefiyet (vergiyi ödeme yükümlülüğü), miras yoluyla intikalde mirası reddetmeyen mirasçılar için, ivazsız intikalde ise karşılıksız malı edinen kişiler için doğar. Mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’na göre terekeyi kabul ettikleri (üç aylık ret süresini geçirdikleri) anda verginin mükellefi haline gelirler. Verginin mükellefi, kanun terminolojisiyle “iktisap eden” yani malı edinen kişidir. Bu yönüyle veraset ve intikal vergisi, bir intikal eden (miras bırakan değil) vergisidir; vergiyi ödeyen, malvarlığını devreden değil, karşılıksız olarak edinen taraftır.
Kanunun kişisel ve mekânsal kapsamı da belirleyicidir. Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetindeki şahısların yabancı ülkelerde edindiği miraslar da vergiye tabidir. Ancak yabancı uyruklu bir kişinin Türkiye dışında bulunan malını miras yoluyla edinen ve Türkiye’de ikametgahı olmayan yabancılar Türkiye’de bu verginin mükellefi tutulmaz. Bu düzenleme, şahsilik ve mülkilik ilkelerinin karma bir uygulamasını yansıtmaktadır: Türk vatandaşları dünya genelindeki karşılıksız intikaller üzerinden vergilendirilirken, yabancılar sadece Türkiye’de bulunan malların intikali dolayısıyla (ve bazı istisnalarla) vergilendirilir. Özellikle taşınmaz malların intikalinde, mülkilik ilkesi gereği Türkiye’deki taşınmazlar her halükârda Türk veraset vergisine tabi olmakta; ancak yabancı mirasçılar bakımından mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi devreye girmektedir. Nitekim Yargıtay kararları, yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’de miras yoluyla taşınmaz edinmesinde, o ülkenin de Türk vatandaşlarına aynı hakkı tanımaması halinde kısıtlama uygulanabileceğini ortaya koymuştur. (örneğin, geçmişte Yunanistan vatandaşlarının, ülkelerindeki kısıtlamalar nedeniyle Türkiye’de miras kalan taşınmazları edinemeyeceğine hükmedilmiştir.
Hukuki nitelik bakımından veraset ve intikal vergisi, servet transferinden alınan bir servet vergisidir. Anayasa’nın 73. maddesindeki “mali güç” ilkesine uygundur; zira miras veya bağış yoluyla elde edilen servet artışı, vergi ödeme gücünün bir göstergesi olarak değerlendirilir. Öğretide, veraset vergisinin mali amacının sınırlı, buna karşılık sosyal amacının daha belirgin olduğu vurgulanmıştır. Gerçekten de bu verginin gelir dağılımında adaleti sağlama, büyük servet birikimlerinin nesiller arası geçişini bir nebze topluma paylaştırma işlevi bulunduğu ileri sürülür. Kamu finansmanı içindeki payı düşük olmakla birlikte (Türkiye’de toplam vergi gelirlerinin binde mertebesinde bir dilimini oluşturur), toplumsal işlevi nedeniyle veraset vergisinin varlığını koruduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte, uygulamadaki zorluklar ve tahsilât masrafları nedeniyle verginin kaldırılması yönünde zaman zaman tartışmalar da gündeme gelmiştir. Nitekim 1990’lı yılların sonunda 7338 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması dahi tartışılmış, ancak bu gerçekleşmemiştir. Bu husus, ileride teorik değerlendirme bölümünde ve sonuç kısmında yeniden ele alınacaktır.
Matrahın Tespiti ve Vergi Usulü
Veraset ve intikal vergisinin matrahı, intikal eden malların kanuna göre tespit edilen değerleri üzerinden belirlenir. Kanun, matrahın hesabında Vergi Usul Kanunu (“VUK”) hükümlerine atıf yapmıştır. VİVK m.10 uyarınca, veraset yoluyla veya ivazsız surette intikal eden malların değeri, VUK hükümlerine göre tespit olunur. Örneğin, gayrimenkullerin emlak vergisi değeri, menkul kıymetlerin borsa rayici veya itibari değerleri, ticari işletmelerin bilanço değerleri esas alınır. Böylece vergi matrahı, intikal eden malvarlığının gerçek değerine olabildiğince yaklaştırılmak istenir.
Matrah belirlenirken, miras bırakanın veya bağış yapanın bazı borç ve masrafları düşülebilir. Kanun m.12, bu indirilebilecek kalemleri düzenlemiştir. Buna göre: (i) Miras yoluyla intikallerde murisin geçerli belgelere dayanan özel borçları ile vergi borçları; (ii) karşılıksız intikallerde intikal konusu malın kendisine ilişkin borçlar ve o mala ilişkin vergi borçları; (iii) Türk vatandaşlarına ait yabancı ülkelerdeki mallar için o ülkede ödenen veraset ve intikal vergileri (beyan değeriyle sınırlı olmak kaydıyla) ile bu mallara isabet eden borçlar; (iv) cenazenin teçhiz ve defin masrafları ile ilan giderleri matrahtan indirilebilir kalemlerdir. Örneğin murisin bankalara olan kredileri veya vergi dairesine ödenmemiş vergi borçları, mirasçıların beyanında gösterilerek düşülebilir. Benzer şekilde, muris adına yabancı bir ülkede bulunan bir mal dolayısıyla o ülkede bir veraset vergisi ödenmişse, bu tutar Türkiye’de aynı mala ilişkin vergiden indirim konusu yapılır. Kanun bu yöntemle uluslararası çifte vergilendirmenin hafifletilmesini amaçlamıştır. Ancak söz konusu indirim, ilgili malın Türkiye’de beyan edilen değerini aşamaz; dolayısıyla yabancı ülkede ödenen vergi çok yüksek dahi olsa, en fazla malın değerine kadar indirim sağlanabilir.
İvazsız intikallerde matrahın tespitinde benzer şekilde intikal konusu şeyin borçları dikkate alınır. Örneğin bağışlanan bir taşınmaz üzerinde ipotek borcu varsa, bu borç değeri matrahtan indirilebilir. Murisin tartışmalı (dava veya icra takibine konu) borçları ise, kesinleşmeleri şartıyla indirilebilmektedir; kesinleşmenin beklenmesi 10 yılı aşamaz, aksi halde indirilemez.
Verginin tarh ve tahsil usulü bakımından Vergi Usul Kanunu ile sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Veraset ve intikal vergisi, beyan esasına göre tarh olunur; mükelleflerin kanunda öngörülen süreler içinde beyanname vermesi gerekir. VİVK, beyanname verme sürelerini ölüm olayının gerçekleştiği yere ve mirasçıların bulunma durumlarına göre belirlemiştir. Örneğin ölüm Türkiye’de meydana gelmiş ve mirasçılar da Türkiye’de ise, ölüm tarihini izleyen dört ay içinde; mirasçılar yabancı bir ülkedeyse altı ay içinde beyanname verilmelidir. Ölüm yabancı bir ülkede gerçekleşmiş ise süreler tersine döner; mirasçı Türkiye’de ise altı ay, mirasçı da aynı yabancı ülkede ise dört ay, mirasçı başka bir yabancı ülkedeyse sekiz ay içinde beyanda bulunmalıdır. Gaiplik halinde gaiplik kararının ölüm siciline işlendiği tarihten itibaren bir ay içinde beyanname verilmesi öngörülmüştür. İvazsız (karşılıksız) intikallerde ise malların hukuken iktisap edildiği (bağışın tamamlandığı) tarihten itibaren bir ay içinde beyanname verilmelidir. Şans oyunları, çekiliş ve yarışma ikramiyelerinde ise vergiyi kesen kurum, kazanan adına ertesi ayın 20. gününe kadar beyanname verir.
Beyan esasının bir gereği olarak, VUK’un genel hükümleri veraset vergisinde de geçerlidir. Örneğin eksik beyan edilen bir değer sonradan tespit edilirse ikmalen tarhiyat yapılabilir; verginin vadesinde ödenmemesi halinde 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca gecikme zammı işler. Danıştay kararları da, veraset ve intikal vergisinde gecikme faizinin uygulanmasında mükellefin kusurunun aranmadığını, beyan üzerine tahakkuk eden verginin süresinde ödenmemesi halinde faiz tahakkukunun hukukiliğini vurgulamıştır. Yine Danıştay, beyan süresini kaçıran mükelleflere VUK gereği kesilen usulsüzlük cezalarının da kanuna uygun olduğuna karar vermiştir (örn. yurt dışında düzenlenen bağış sözleşmesiyle edinilen bir otomobili süresinde beyan etmeyen mükellefe kesilen usulsüzlük cezasının iptal talebi reddedilmiştir). Vergi Usul Kanunu ayrıca veraset vergisine özgü bazı uygulamalar da getirmiştir; örneğin beyanname verme süresine ek olarak birinci ve ikinci ek süreler tanınması mümkündür. Bütün bu hususlar, veraset ve intikal vergisinin genel vergi usul hukuku rejimi içinde işlediğini göstermektedir.
Vergi Tarifesi ve Oranları
Veraset ve intikal vergisinde artan oranlı bir tarife uygulanmaktadır. Ancak Kanun, veraset yoluyla intikaller ile ivazsız intikalleri (hibe, bağış vs.) ayrı tarifelere tabi tutmuştur. Miras yoluyla edinimlerde oranlar görece düşük belirlenmiş; ölünceye kadar karşılıksız kazançlarda ise daha yüksek oranlar öngörülmüştür. Kanun m.16 uyarınca, veraset yoluyla intikal eden matrah dilimleri için %1 ile %10 arasında değişen dilimlik oranlar uygulanırken, aynı matrah dilimleri ivazsız (sağlararası) intikallerde %10 ila %30 arasında vergilendirilir. Tarifeye göre 2021 yılında 380.000 TL’ye kadar olan kısım veraset intikallerinde %1, ivazsızlarda %10; sonraki dilimler artarak veraset için %3, %5, %7 ve en son 6.780.000 TL’yi aşan kısım için %10 oranındadır. Aynı dilimlerde ivazsız intikallerde ise oranlar %15, %20, %25 ve en üst dilimde %30 olarak uygulanır. Vergi dilimleri ve tutarları her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak güncellendiğinden, 2025 yılı itibariyle ilk dilim tutarı 2.400.000 TL’ye yükselmiş, dilimler ve oranlar benzer şekilde güncellenmiştir.
Kanun, yakın akrabalar arasındaki bağışlara özel bir indirimli oran uygulaması getirmiştir. VİVK m.16 uyarınca, bir kişi ana, baba, eş veya çocuğundan karşılıksız mal edinirse (evlat edinenden evlatlığa yapılanlar hariç), ivazsız intikaller için belirtilen oranların yarısı uygulanır. Örneğin bir baba oğluna 1 milyon TL tutarında mal hibe ettiğinde, normalde %10’luk ilk dilim yerine %5 oranı tatbik edilecektir. Bu düzenleme, aile içi bağışları teşvik edici veya en azından vergi yükünü azaltıcı bir tedbirdir. Buna karşılık miras yoluyla intikallerde, miras bırakan ile mirasçı arasındaki yakınlık derecesine göre farklı bir oran öngörülmemiştir; tüm mirasçılar aynı tarife üzerinden vergilenir. Bu yönüyle Türk veraset vergisi, örneğin Almanya ve Fransa gibi ülkelerdeki derece esaslı tarife ayrımından farklılaşmaktadır (aşağıda karşılaştırmalı bölümde bu konu ele alınacaktır).
Öte yandan, şans oyunları, yarışma ve çekiliş ikramiyeleri için özel bir oran söz konusudur. Kanun, bu gibi talih oyunları sonucunda elde edilen kazançlarda veraset ve intikal vergisi oranını %20 olarak sabitlemiştir. Uygulamada Milli Piyango, sayısal loto gibi şans oyunlarında büyük ikramiyeyi kazanan kişinin vergisi doğrudan %20 oranında kesinti (stopaj) yoluyla alınır. Bu tür kazançlar, bir nevi istisnai ivazsız intikal sayılarak ayrı orana tabi tutulmaktadır.
Verginin hesaplanmasında, beyan edilen matrah dilimlere bölünür ve her dilime karşılık gelen oran o kısma uygulanarak vergiler toplanır (dilimin bütününe tek oran uygulanan dilimli tarife sistemi). Vergi, tarh edildikten sonra genellikle 3 yılda ve taksitlerle ödenmektedir (Kanun m.17). Kanun, taşınmazların intikalinde verginin ödenmesini veya teminat gösterilmesini, tapuda devir işlemi için şart koşarak tahsil güvenliğini sağlamıştır. Taşınmazlar ancak veraset ve intikal vergisi ödendikten (ya da teminat gösterildikten) sonra mirasçıları adına tescil edilebilmektedir.
İstisnalar ve Muafiyetler
Veraset ve intikal vergisinde istisna kavramı, vergiden kısmen istisna edilen (vergiden hariç tutulan) mal veya tutarları ifade ederken; muafiyet ise hiç vergi yükümlüsü sayılmayan kişi veya kurumları ifade etmektedir. 7338 sayılı Kanun her ikisine dair hükümler içermektedir.
Başlıca istisnalar VİVK m.4’te sayılmıştır. Bunların önemli olanları şöyle özetlenebilir:
- Kişisel eşya ve ev eşyası: Miras yoluyla intikal eden ev eşyası, murise ait kişisel eşyalar ile manevi hatıra niteliğindeki tablo, kılıç, madalya gibi aile hatırası eşyalar veraset vergisinden istisnadır. Bu düzenleme ile murisin günlük kullanım eşyaları vergilendirme dışı bırakılarak, verginin daha çok ekonomik değeri yüksek servet unsurları üzerinden alınması amaçlanmıştır.
- Eş ve çocuklara tanınan istisna tutarı: Murisin füruğu (çocukları, torunları; evlatlıklar dahil) ve eşine isabet eden miras hisselerinin kanunda belirli bir kısmı vergiden istisna edilmiştir. 1994 değişikliğiyle getirilen tutar, 400.000.000 TL (eski para) olup, yeni lira karşılığı başlangıçta 161.097 TL idi. Bu tutar, her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır. 2021 yılı için söz konusu istisna tutarı çocuklar ve eş için kişi başı 334.534 TL, eğer eş tek mirasçı ise 669.479 TL idi. 2025 yılı itibariyle istisna tutarları enflasyonla önemli ölçüde artmış, örneğin eş ve çocuk başına yaklaşık 2.316.000 TL’ye yükselmiştir. Eğer murisin altsoyu yoksa, eşe isabet eden miras payı için istisna tutarı iki katı olarak uygulanır. Bu istisnalar, miras yoluyla intikallerde vergi yükünü hafifletmekte ve küçük veya orta ölçekli mirasların vergiden muaf kalmasını sağlamaktadır.
- Geleneksel hediye ve çeyiz eşyaları: Örf ve adete göre verilmesi mutat bulunan hediye, cihaz, yüzgörümlüğü ve drahoma gibi teslimler (gayrimenkuller hariç) vergiden istisnadır. Bu hüküm, düğün, nişan gibi vesilelerle takılan takılar, verilen hediyeler için vergi borcu doğmamasını temin eder.
- Sadakalar: Her türlü karşılıksız hayır amaçlı yardımlar (sadaka) istisna kapsamındadır.
- Sağlararası ivazsız intikallerin genel istisnası: Hayatta iken yapılan tüm bağışların belli bir tutarı vergiden istisnadır. Kanun başlangıçta 10.000.000 TL (eski para, 3.711 TL yeni para) olarak belirlediği bu tutarı her yıl arttırmaktadır. 2021 yılında bu istisna tutarı 7.703 TL idi. 2025 yılında ise 53.339 TL olarak uygulanmaktadır. Bu tutarın altında kalan yıllık bağışlar için beyanname verilmesi dahi gerekmez.
- Yarışma ve çekiliş ikramiyeleri istisnası: Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin belli bir kısmı vergiden muaftır. 2021’de bu tutar 7.703 TL idi. 2025 için 53.339 TL olarak güncellenmiştir. Bu tutarı aşan kısım için ise yukarıda belirtildiği gibi %20 vergi uygulanmaktadır. Ayrıca, tamamen şans unsuru taşımayan (gazete kuponu biriktirme gibi) kampanya ödülleri veraset ve intikal vergisine tabi değildir.
- Şehitler ve gazilerle ilgili istisnalar: Harp veya görev şehitlerinin eş, çocuk, anne ve babasına intikal eden tüm malların değerinin, eş ve çocuklara tanınan istisna tutarının bir katı kadarlık kısmı ayrıca istisna edilmiştir. Bu şekilde örneğin bir şehidin mirasçıları, normal istisna tutarının iki katı kadar vergi dışı bıraktırabilmektedir. Ayrıca dul ve yetimlere bağlanan aylıklar, emekli ikramiyeleri, evlenme ikramiyeleri, harp malulleri ve şehit yetimlerine yapılan ödemeler de veraset vergisinden istisnadır.
- Diğer bazı istisnalar: Rücu şartı ile yapılan bağışlarda bağışlanan önce ölürse malın bağışlayana geri dönmesi (Borçlar Kanunu m.292) halinde dönüş malı vergiden muaftır. Yabancı bir ülkede bulunan ve kültür ve tabiat varlığı olarak tescilli taşınmazların intikali de vergiden istisnadır. Bireysel emeklilik sisteminde devlet katkılarının hak kazanılan kısımları da veraset vergisine tabi tutulmamaktadır. Ayrıca kuru mülkiyet halinde kalan (faydalanma hakkı devredilmemiş) intikaller, çıplak mülkiyet halinde kaldığı sürece vergilenmez.
Muafiyetler ise VİVK m.3’te düzenlenmiştir. Kanun, bazı kişi ve kurumları tamamen veraset ve intikal vergisinden muaf tutmaktadır. Başlıca muafiyet halleri şunlardır:
- Kamu kurumları: Devlet, belediye gibi amme idareleri; Sosyal Güvenlik Kurumu, emekli sandıkları; kamuya yararlı dernekler; siyasi partiler ve bunlara bağlı, kurumlar vergisinden muaf tüzel kişiler veraset ve intikal vergisinden muaftır. Bu kuruluşlar mirasçı veya bağış alacaklısı olursa vergi ödemezler.
- Kamu yararı güden vakıf ve kuruluşlar: Kamu yararına bilim, kültür, sanat, eğitim, sağlık, din, hayır, spor vb. amaçlarla kurulan ve kazanç amacına yönelmeyen tüzel kişiler de muafiyet kapsamındadır. Bu sayede hayır kurumları, vakıflar, dernekler lehine yapılan vasiyet veya bağışlar vergilendirilmemekte, toplumsal fayda teşvik edilmektedir.
- Diplomatik muafiyet: Yabancı devletlerin Türkiye’deki elçi, konsolos gibi diplomatik temsilcileri ile bu kişilerin aynı uyruktaki aileleri, karşılıklılık şartıyla veraset vergisinden muaftır. Örneğin bir büyükelçinin Türkiye’de vefatı halinde mirasçıları, aynı şartlar yabancı ülkede Türk diplomatlara da tanınmışsa vergi ödemezler. Ancak Türk vatandaşından mal intikal eden veya Türkiye’de ikamet eden yabancı bu muafiyet kapsamı dışındadır.
İstisna ve muafiyet hükümleri, verginin yükünü sosyal ve ekonomik gerekçelerle hafifletmeyi amaçlamaktadır. Uygulamada bu düzenlemelerin kapsamına giren durumlarda dahi çoğu zaman beyanname verilmesi zorunluluğu devam etmektedir. Nitekim miras kalan mallar istisna haddinin altında kalsa dahi veraset yoluyla intikallerde vergi dairesine beyanname sunulması gerekir. Buna karşılık sağlararası ivazsız intikallerde, istisna haddini aşmayan tutarlar için beyanname verilmesine gerek yoktur. (örneğin bir yılda 50 bin TL tutarında bağış alan kişi, bu tutar o yılın istisna haddinin altında ise beyanname vermeyecektir).
Avrupa Ülkeleriyle Karşılaştırmalı Bakış
Veraset ve intikal vergisinin uygulaması ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Avrupa ülkelerinin çoğunda miras veya servet intikali vergileri bulunsa da bazı ülkeler yıllar içinde bu vergileri kaldırma yoluna gitmiştir. Örneğin Avusturya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde miras vergisi tamamen kaldırılmışken, Belçika, İspanya gibi ülkelerde oldukça yüksek oranlı tarifeler uygulanabilmektedir. Aşağıda özellikle Almanya ve Fransa örnekleri ele alınarak, Türkiye’deki veraset vergisiyle temel farklılıklar ortaya konulacaktır. Bu kapsamda vergi oranları, muafiyetler ve vergilendirme yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
Almanya
Almanya’da veraset ve intikal vergisi (Erbschaftsteuer) federal düzeyde uygulanmakta olup, miras bırakanla mirasçı arasındaki akrabalık derecesine göre değişen bir sistem öngörülmüştür. Vergi mevzuatı, mirasçıları üç farklı vergi sınıfına ayırır.
- Sınıf I: Eş, kayıtlı hayat arkadaşı, çocuklar (evlatlıklar dahil) ve torunlar.
- Sınıf II: Kardeşler, yeğenler, üvey ebeveynler, gelin/damat gibi akrabalar.
- Sınıf III: Diğer tüm kişiler (akraba olmayanlar) ile tüzel kişiler.
Her bir sınıf için geniş vergi muafiyetleri tanınmıştır. Örneğin eşler için €500.000, her bir çocuk için €400.000 vergi istisnası vardır. Ebeveynler ve torunlar da belirli tutarlara kadar muafiyetten yararlanır (torun için €200.000, anne-baba için €100.000). Sınıf II ve III’te ise istisna tutarı daha düşüktür (genellikle yalnızca €20.000). Bu muafiyet tutarlarının üzerindeki miras payları ise artan oranlı vergi tarifesine tabidir. Oranlar, en yakın akrabalar (Sınıf I) için %7’den başlayıp %30’a kadar çıkarken, daha uzak akraba veya ilgisiz kişilerde (Sınıf III) %30’dan başlayıp en yüksek %50’ye kadar ulaşabilir. Örneğin eş ve çocuklar için vergi dilimleri €75.000’ye kadar %7, €75-300 bin arası %11, €300-600 bin arası %15... şeklinde ilerleyip €26 milyon üzeri kısmı %30 oranında vergilenir; buna karşılık Sınıf III’te aynı dilimde %30, en üst dilimde %50 oran geçerlidir.
Almanya, aynı zamanda büyük muafiyet ve istisna kalemleri öngörmüştür. Örneğin ev eşyaları ve kişisel eşyalar yakın akrabalarda €41.000’e kadar vergiden istisnadır. Aile işletmeleri ve çiftlikler için özel indirim ve muafiyetler söz konusudur. Ayrıca miras bırakanın aile konutu, eşe intikal ediyorsa ve en az 10 yıl boyunca konut olarak kullanılmaya devam edecekse, tamamen vergiden muaf tutulmuştur. Bu düzenleme, aile evlerinin kuşaklar arası intikalini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Türkiye ile karşılaştırıldığında Almanya’da veraset vergisi daha yüksek oranda ve akrabalar arasında farklılaştırılmış biçimde uygulanır. Türkiye’de mirasın tamamı için düşük oranlı tek bir tarife (%1-10) söz konusu iken, Almanya’da yakın akrabalar belirli bir tutara kadar hiç vergi ödemez, aşan kısım için ise kademeli olarak yükselen oranlarda vergi öderler. Örneğin 500 bin Euro tutarında bir mirası eşin alması halinde Almanya’da vergi sıfır olacaktır (çünkü muafiyet kapsamında); Türkiye’de ise yaklaşık %10 dilimine kadar varan kısımlarda vergi çıkabilecektir. Buna karşılık çok büyük servet intikallerinde (örneğin 50 milyon € miras), Almanya %30’a varan vergi uygularken Türkiye’de miras vergisi %10 ile sınırlıdır.. Bir diğer önemli fark, Almanya’da mirasçılar miras bırakanın borçlarını ve defin masraflarını da intikalden düşebilmektedir (belgelendirilmezse 10.300 € götürü indirim yapılır), ki bu uygulama Türkiye’de de benzer olmakla birlikte Almanya’da yeknesak bir tutar belirlenmiştir.
Fransa
Fransa’da veraset ve intikal vergisi (“droits de succession”) özellikle düz çizgi mirasçılar (eş ve çocuklar) lehine birçok muafiyet barındıran, buna karşılık uzak akraba ve yabancılar için oldukça ağır oranlar içeren bir sistemdir. En önemli özellik, eşlerin veraset vergisinden tamamen muaf tutulmasıdır. 2007’de yapılan reformla eşler ile PACS adı verilen kayıtlı partnerler için miras vergisi kaldırılmıştır. Dolayısıyla hayatta kalan eş, mirasın tutarı ne olursa olsun Fransa’da vergi ödemez.
Çocuklar ve anne-babalar için kişi başına €100.000 muafiyet hakkı tanınmıştır.Her bir çocuk, miras bırakan ebeveynden 100 bin Avro’ya kadar vergisiz pay alabilir. Bu tutarı aşan miras payları ise %5’ten %45’e kadar artan oranlı bir tarife ile vergilenir. Örneğin Fransa’da 500 bin € tutarında bir miras payı alan çocuğa, ilk 100 bini muaf tuttuktan sonra sonraki dilimler için artan oranlar uygulanır: €8.072’ye kadar %5, sonraki €4.037 için %10, sonraki €3.823 için %15, €552.324’e kadar %20, €552 bin üzeri kısım için %30, €902.838’i aşan kısım için %40 ve en üst dilim €1.805.677 üzeri için %45 oran Böylece çok büyük meblağlarda vergi yükü %45’e kadar çıkabilir.
Kardeşler, yeğenler gibi daha uzak akrabalar için Fransa’da vergi oranları daha yüksektir. Kardeşlere tanınan muafiyet sadece €15.932 olup bu tutarı aşan miras paylarında %35 ile %45 oranlarında vergi vardır. Yeğen, amca, hala gibi dördüncü dereceye kadar akrabalarda muafiyet €7.967 gibi çok düşüktür ve üzerinde tek oran %55 vergi uygulanır. Akraba olmayan kişiler (arkadaş, sevgili vb.) veya dördüncü dereceden daha uzak akrabalarda ise sadece €1.594 gibi cüzi bir muafiyet olup kalan miras payına yeknesak %60 vergi tatbik edilir. Bu nedenle Fransa, yakın aile dışında miras intikallerini en yüksek oranda vergilendiren ülkelerden biridir.
Fransa’da ayrıca, miras yoluyla intikal eden taşınmaz mallar üzerinde hayatta kalan eşe usufruct (intifa) hakkı tanınarak vergi planlaması yapılabilmektedir. Eş, seçimlik olarak mirasın bir kısmında ömür boyu intifa hakkını alıp çıplak mülkiyeti çocuklara bırakabilir; bu durumda çocuklar tam malik olmadıkları kısım için daha az vergi öderler. Fransa’da veraset vergisi, 6 ay içinde beyan edilip ödenmelidir. (yabancı ülkede ölüm halinde süre 12 aya çıkabilir). Verginin yükü nedeniyle Fransızlar arasında hayat sigortası poliçeleri oldukça yaygındır; zira hayat sigortası ile aktarılan tutarlar belirli limite kadar miras vergisinden istisna tutulmaktadır (152.500 €’ya kadar vergisiz).
Genel olarak Türkiye ile Fransa karşılaştırması, iki uç yaklaşıma örnek teşkil eder. Türkiye, mirasçı yakınlık farkı gözetmeksizin nispeten düşük oranlar uygularken, Fransa eşleri tamamen muaf tutup çekirdek aile dışındaki intikalleri çok sert vergilendirmektedir. Örneğin Fransa’da bir arkadaşına 1 milyon € miras bırakan kişinin mirasçısı yaklaşık %60 vergi yüküyle karşılaşır; Türkiye’de aynı durumda (arkadaş da veraset vergisi öder) vergi oranı sadece %10’dur. Öte yandan çocuklar açısından Fransa’da 100 bin € muafiyet sonrası artan oranlarla vergi söz konusu iken Türkiye’de 2.3 milyon TL (yaklaşık 100 bin € civarı) muafiyet sonrası en fazla %10 vergi vardır. Fransa’da eşin korunması adına vergi muafiyeti tanınması, Türk sisteminde ise eşin miras payına sadece belirli bir istisna uygulanması (altsoyu yoksa istisnanın çift uygulanması) farklı yaklaşımlardır. Yine Fransa’da evlilik dışı partnerlere vergi muafiyeti tanınmaması (yalnızca resmi evlilik veya PACS) dikkat çekicidir.
Diğer Avrupa Ülkelerine Genel Bakış
Birçok Avrupa ülkesinde miras vergisi benzer şekilde yakınlık derecesine göre farklı oranlar içerir. Örneğin İtalya’da eş ve çocuklara veraset vergisi %4 oranında uygulanırken 1 milyon €’ya kadar muafiyet tanınır; kardeşler %6, uzak akrabalar %8 orana tabidir. İspanya’da bölgelere göre değişmekle birlikte %7,65’ten başlayıp %81’e varan oranlar söz konusu olabilmektedir (Andalucía bölgesi tarifesi gibi), Belçika’da yine bölgesel farklılıkla en üst dilimde %80’e varan vergi oranları mevcuttur. İngiltere ise bir miras vergisi yerine ölenin malvarlığı üzerinden alınan bir tereke vergisi uygular; 2025 itibarıyla 325 bin £’lık muafiyet sonrası %40 düz oranlı veraset (miras) vergisi mevcuttur. Görüldüğü gibi, Türkiye’nin %1-10 aralığındaki veraset vergisi, oran olarak Avrupa ortalamasının oldukça altındadır. Ancak muafiyet tutarları da görece düşüktür (özellikle 2023 öncesi Türkiye’deki tutarlar, Avrupa’da 100 bin € civarı muafiyetlere kıyasla küçüktü). 2018 yılı için yapılan bir karşılaştırmada, 35 Avrupa ülkesinden 24’ünde miras veya hediye vergisi bulunduğu; bunlar içinde Türkiye’nin en düşük azami oranlardan birine (%10 miras için) sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, veraset vergisinin Türkiye’de daha ziyade sembolik ve sınırlı mali işleve sahip olduğunu teyit etmektedir.
Çifte Vergilendirme Sorunu ve Uluslararası Anlaşmalar
Miras yoluyla intikaller uluslararası boyutta ele alındığında, çifte vergilendirme önemli bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Bir kişinin birden fazla ülkede malvarlığı bulunması veya mirasçıların farklı ülkelerde ikamet etmesi halinde, hem miras bırakanın ülkesinde hem mirasçının ülkesinde benzer vergi talepleri doğabilmektedir. Bu durum, aynı intikalin iki kez vergilendirilmesine yol açarak mirasın önemli ölçüde erimesine neden olabilir. Bu sorunu önlemek için ülkeler arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları veya iç mevzuatta yabancı ülkede ödenen vergiyi mahsup etme yöntemleri geliştirilmiştir.
Türkiye, veraset ve intikal vergisinde çifte vergilendirmeyi önlemek için yukarıda değinildiği üzere Kanun m.12 vasıtasıyla tek taraflı bir önlem uygulamaktadır: Yabancı bir ülkede ödenen miras vergisi, Türkiye’de aynı mallar üzerinden hesaplanan matrahtan indirilmektedir. Böylece fiilen bir vergi kredisi (tax credit) mekanizması sağlanmış olur. Örneğin bir Türk vatandaşının Almanya’da bulunan malvarlığı için Almanya’da miras vergisi ödendiyse, Türkiye’de beyan edeceği tutardan bu vergi düşülür. Ancak mahsup edilebilecek tutar, Türkiye’de o mala isabet eden vergi miktarıyla sınırlıdır; fazla kısım iade edilmez. Bu yöntem, Türkiye’nin tek taraflı iç hukuk çözümü olup ilgili ülkelerle karşılıklı anlaşmaya dayanmamaktadır.
Bunun yanında, Türkiye’nin bazı ülkelerle ikili anlaşmaları da bulunmaktadır. Özellikle konsolosluk anlaşmaları yoluyla miras intikallerinin kolaylaştırılması hedeflenmiştir. Örneğin Türkiye ile Almanya arasında 28.05.1929 tarihli Türk-Alman Konsolosluk Sözleşmesi uyarınca, taraf ülkelerde küçük mirasların konsolosluklar aracılığıyla intikali ve vergi işlemlerinin kolaylaştırılması düzenlenmiştir. Yargıtay, Türkiye ile Türkmenistan arasında imzalanan 1994 tarihli konsolosluk anlaşmasına dayanarak, Türkmenistan uyruklu murisin mirasının hazineye devrine ilişkin bir kararı bozmuş; anlaşma gereği terekenin mirasçılara teslim edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu örnek, ikili anlaşmaların mirasçıların haklarını korumada oynadığı rolü göstermektedir. Bununla birlikte, Türkiye’nin doğrudan miras vergisine ilişkin kapsamlı ikili vergi anlaşmaları (çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları) oldukça sınırlıdır. Genellikle ülkeler arasındaki vergi anlaşmaları gelir ve kurumlar vergisi odaklı olup, veraset ve intikal vergileri kapsama alınmamıştır. Bu nedenle, miras vergisinde çifte vergilemeyi önlemek çoğu kez iç mevzuat düzenlemeleriyle sağlanmaya çalışılmaktadır.
Avrupa Birliği düzleminde, miras vergisine ilişkin uyumlaştırılmış bir düzenleme yoktur; üye ülkeler kendi vergi politikalarını sürdürür. Ancak AB, sınır ötesi miraslarda çifte vergilendirme sorununu hafifletmek için bazı girişimlerde bulunmuştur. Üye devletler arasında çifte miras vergisini önlemeye yönelik AB Tavsiye Kararları ve Avrupa Komisyonu çalışmaları mevcut olup, üye ülkelerin çifte vergilemeyi anlaşmalar veya ulusal tedbirlerle önlemeleri teşvik edilmektedir. Nitekim Almanya, Fransa, İsveç, ABD, İsviçre, Danimarka gibi bazı ülkeler arasında miras vergisi anlaşmaları imzalanmıştır. Örneğin Almanya-Fransa arasında çifte vergilendirmeyi önleyen özel bir miras vergisi anlaşması bulunmakta, bu sayede iki ülke arasında miras kalan mallar tek bir ülkede vergilendirilmektedir. Almanya-ABD arasında da benzer bir anlaşma mevcuttur. Bu anlaşmalar tipik olarak miras bırakanın ikamet ülkesine veya malvarlığının bulunduğu ülkeye vergilendirme hakkını tanımakta, diğer ülke vergiden feragat etmektedir. Böylece çifte vergileme ortadan kalkmaktadır.
Türkiye’nin veraset vergisi konusunda imzaladığı kapsamlı bir uluslararası vergi anlaşması bulunmamaktadır. Ancak Türkiye’nin taraf olduğu genel çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları (ÇVÖA), veraset vergisini kapsamasa dahi dolaylı etkiler yaratabilir. Örneğin bazı ülkelerle yapılan anlaşmalarda veraset vergisine ilişkin özel hükümler yer alabildiği gibi, çoğu anlaşma bu vergiyi kapsamdışı bırakır. Dolayısıyla Türkiye’de yabancı unsurlu miras işlemlerinde sorun çıktığında, genellikle yargı mercileri devreye girerek çözüm aramaktadır. Yukarıda değinilen Yargıtay kararları, mütekabiliyet ve konsolosluk anlaşmaları çerçevesinde uyuşmazlıkları çözmüştür. Bununla beraber, küreselleşme ile artan uluslararası miras vakaları karşısında, Türkiye’nin de bazı ülkelerle miras vergisi özelinde anlaşmalar yapması orta vadede gündeme gelebilir.
Yargı Kararları ve Öğretideki Görüşler
Veraset ve intikal vergisine ilişkin yargı içtihadı, kanunun yorumlanması ve uygulanmasında önemli rol oynamıştır. Özellikle Yargıtay ve Danıştay kararları, kanunun bazı hükümlerinin somut olaylara tatbikini netleştirmiştir.
Yargıtay, daha çok miras hukukuna ilişkin uluslararası uyuşmazlıklarda devreye girerek, yabancılık unsuru içeren miras intikallerinde kanunun nasıl uygulanacağını belirleyen kararlar vermiştir. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2004 tarihli bir kararında, Yunanistan uyruklu mirasçıların, Yunan mevzuatının Türklerin taşınmaz edinimine kısıtlama getirmesi nedeniyle, Türkiye’deki murislerine ait taşınmazları miras alamayacaklarına hükmedilmiştir. Karar, mütekabiliyet ilkesine dayanarak, Yunan vatandaşlarının Türkiye’de mirastan yararlanamayacağı sonucuna varmıştır. Benzer şekilde 2007 ve 2010 tarihli kararlarında Yargıtay, başka ülke vatandaşlarının miras ediniminde yürürlükteki konsolosluk anlaşmalarını ve karşılıklılık durumlarını değerlendirerek, hazineye intikal yerine mirasçıya teslim veya tescil yönünde hükümler tesis etmiştir. Bu kararlar, veraset vergisiyle doğrudan ilgili olmamakla birlikte mirasın intikali ve mülkiyet devri konusunda temel oluşturduğundan, verginin konusunu da belirlemektedir (zira mirasçı mirası alamazsa vergi de doğmayacaktır).
Danıştay ise daha ziyade vergi teknik konularında içtihat geliştirmiştir. Örneğin Danıştay 7. Dairesi’nin 1998 tarihli kararında, yurt dışında yaşayan mirasçıların, miras beyannamelerini zamanında vermemeleri üzerine kesilen gecikme faizine itirazları reddedilmiştir. Mahkeme, 6183 sayılı Kanun gereği gecikme zammı uygulanmasının, mükellefin kusuru olmasa bile kanunen zorunlu olduğunu vurgulamıştır. Başka bir davada, yurt dışındaki bir Türk vatandaşının gayrimenkulünü değerinin altında göstererek satış yapması ve fark bedeli yurtdışına çıkarması durumunda, vergi idaresinin bu farkı ivazsız intikal sayarak kaçakçılık cezası kesmesi işlemi Danıştay’ca iptal edilmiştir. Kararda, satış bedelinin düşük gösterilmesinin miras veya bağış kapsamında değerlendirilemeyeceği, bunun vergi kaçakçılığına ilişkin ayrı bir fiil olduğu belirtilmiştir. Yine Danıştay, yurtdışında ikamet eden bir engelli vatandaşa bağışlanan özel donanımlı aracın veraset vergisinden muaf tutulması talebini reddetmiştir. Mahkeme, kanunda engellilere özgü bir muafiyet olmadığını, Türk vatandaşlarının yabancı ülkede edindikleri malların (otomobil dâhil) vergiye tabi olduğunu ve beyan süresine uyulmadığı için kesilen cezanın hukuka uygun olduğunu ifade etmiştir. Bu kararlar, kanunun istisna ve muafiyet hükümlerinin yargı tarafından sıkı yorumlandığını, kanunda yazılı olmayan bir muafiyetin genişletilmediğini göstermektedir.
Öğretide, veraset ve intikal vergisi konusunda çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bir kısım yazarlar, bu verginin miras hakkına aşırı bir kısıtlama getirmediğini, aksine servet dağılımında adaleti sağlama işleviyle meşru ve gerekli olduğunu savunurlar. Bu bakış açısına göre miras, kişilerin emek harcamadan elde ettikleri bir ekonomik kazanç türüdür ve mali güç prensibi kapsamında vergilendirilmesi doğaldır. Özellikle Sosyal devlet ilkesinin bir aracı olarak, yüksek servet transferlerinin vergilendirilmesi ile gelir adaletsizliğinin azaltılabileceği ileri sürülür. Diğer bir görüş ise veraset vergisinin çifte vergilendirme mahiyetinde olduğunu, zira söz konusu servetin hayattayken çeşitli vergilere (gelir, servet, harcama vergilerine) tabi tutulduğunu, ölümle birlikte tekrar vergi alınmasının mükerrerlik yarattığını iddia eder. Bu görüşü benimseyenler, veraset vergisinin ekonomik etkilerinin olumsuz (örneğin aile işletmelerinin kuşaklar arası devrinde likidite sorunları) olduğunu vurgulayarak kaldırılması veya en azından azaltılması gerektiğini belirtirler. Nitekim Türkiye’de de veraset vergisinin kaldırılması zaman zaman gündeme gelmiş; 2000’lerin başında düşük mali getirisi nedeniyle kaldırılması tartışılmıştır. Buna mukabil, verginin sosyal faydası gözetilerek tamamen kaldırılmasından vazgeçilmiş, fakat tarifesi uzun yıllar enflasyon karşısında güncellenmediği için örtülü bir önem azaltma (erime) yaşanmıştır. Son yıllarda yapılan düzenlemelerle istisna tutarlarının ciddi biçimde artırılması, verginin sadece çok yüksek mirasları etkiler hale gelmesine yol açmıştır. Bu da aslında veraset vergisinin zımni bir politika tercihiyle kademeli hafifletilmesi anlamına gelmektedir.
Türk doktrininde ayrıca 7338 sayılı Kanunun dili ve sistematiğine dair eleştiriler de yapılmıştır. Kanunun çok eski tarihli olması nedeniyle dilinin ağır ve anlaşılmaz hale geldiği, mükelleflerin anlamakta zorluk çekebileceği ifade edilmiştir. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, Kanun metninin okunabilirlik düzeyi “zor” bulunmuş ve özellikle uzun cümlelerden arındırılarak güncel Türkçeye uyarlanması önerilmiştir. Bu tür eleştiriler, vergi mevzuatında açıklık ilkesinin bir gereği olarak, yasanın modernize edilmesi gereğini ortaya koymaktadır.
Sonuç
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu kapsamında uygulanan veraset ve intikal vergisi, Türk hukukunda servet transferlerini vergilendiren temel araç konumundadır. Hukuki niteliği itibarıyla bir servet vergisi olan bu vergi, miras hakkının toplumsal boyutunu yansıtarak mali güce sahip olanların toplumla paylaşıma katkıda bulunmasını amaçlamaktadır. Kanun, altmış yılı aşkın süredir yürürlükte olmasına rağmen esas yapısını korumuş; zaman içinde değişen ekonomik koşullara uyum sağlamak adına tarife ve istisna tutarlarında güncellemeler yapılmıştır. Günümüzde veraset vergisi, yüksek istisna haddileri ve düşük oranları ile mütevazı bir mali enstrüman haline gelmiştir. Toplam vergi gelirleri içindeki payı binde düzeyinde seyreden veraset vergisinin, daha çok servet dağılımında adalet ve sosyal devlet ilkesi bağlamındaki sembolik işlevi ön plana çıkmaktadır.
Yapılan derinlemesine analiz göstermiştir ki, Türk veraset ve intikal vergisi sistemi, basit ve yeknesak yapısıyla Avrupa’daki muadillerinden ayrılmaktadır. Almanya ve Fransa örneklerinde görülen karmaşık akrabalık dereceli tarifeler yerine Türkiye, tüm mirasçılara aynı oranları uygulayan sade bir yaklaşım benimsemiştir. Bunun avantajı, uygulama ve hesaplama kolaylığı iken dezavantajı, çok yakın akrabalar lehine daha yüksek muafiyetlerin olmamasıydı. Ancak son yıllarda artırılan istisna tutarları fiilen yakın akrabalara geniş bir vergisiz alan sağlamıştır. Öte yandan, Türkiye’de verginin %10 ile sınırlı olması, uluslararası yatırım ve servet sahipleri açısından Türkiye’yi düşük miras vergili bir ülke konumuna getirmektedir.
Uluslararası alanda, artan sınır ötesi miras vakaları Türkiye’yi de etkilemektedir. Çifte vergilendirmenin önüne geçmek için Kanun’da yer alan düzenlemenin yanı sıra, Türkiye’nin ileride kapsamlı miras vergisi anlaşmaları akdetmesi gündeme gelebilir. Özellikle Türk vatandaşlarının yoğun bulunduğu Avrupa ülkeleriyle bu alanda anlaşmalar yapılması, hem mükellefleri koruyacak hem de devletlerarası iş birliğini artıracaktır. Zira Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi, ikili anlaşmalar bulunmadığında sorunların yargı yoluyla çözümü her zaman mümkün olsa da zaman ve emek kaybına yol açmaktadır.
Sonuç itibarıyla, veraset ve intikal vergisinin geleceği konusunda iki ana eğilim dikkat çekmektedir: Bir yandan mali getirisi düşük bu verginin tamamen kaldırılması veya daha da azaltılması yönünde tartışmalar sürerken, diğer yandan servet eşitsizliğinin arttığı günümüz dünyasında miras vergilerine sosyal adalet aracı olarak daha fazla ihtiyaç duyulabileceği dile getirilmektedir. Türkiye, şu ana kadar dengeleyici bir politika izleyerek veraset vergisini bütçe yükü haline getirmeden varlığını sürdürmüştür. Kanunun dilinin sadeleştirilmesi, uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi ve idare-yargı kararlarıyla netleşen hususların mevzuata yansıtılması, bu verginin modern vergi sistemindeki yerini pekiştirecektir. Sonuç olarak, 7338 sayılı Kanun kapsamındaki veraset ve intikal vergisi, hukuki niteliği sağlam, uygulaması açık ve adil bir araç haline getirildiği ölçüde hem hukukun genellik-eşitlik ilkelerine hem de maliye politikasının amaçlarına hizmet etmeye devam edecektir.
Kaynakça:
- 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu.
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu.
- Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı).
- Burcu Kuzucu Yapar, “Vergilendirmede Açıklık İlkesi: Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun Okunabilirlik Düzeyi Üzerine Bir Değerlendirme”, Ekonomi İşletme ve Maliye Araştırmaları Dergisi, 2022dergipark.org.tr.
- Hüseyin Güçlü Çiçek, “Veraset ve İntikal Vergisi Üzerine Karşılaştırmalı Analiz: Türkiye, İngiltere ve Almanya Uygulamaları”, Vergi Sorunları Dergisi, 2008academia.eduacademia.edu.
- Havva Şafak, “Veraset ve İntikal Vergisi Bağlamında Karşılaştırmalı Ülke İncelemeleri”, 2015 (Academia makalesi)academia.edu.
- Zeynep Demirci, “Veraset ve İntikal Vergisinin Uluslararası Anlaşmalar, Yargıtay ve Danıştay Kararları Çerçevesinde İrdelenmesi”, Mali Hukuk Dergisi, 2018dergipark.org.trdergipark.org.tr.
- Ramazan Çakmakcı, “Veraset ve İntikal Vergisi Beyanına İlişkin Temel Hukuki Bilgiler (Soru-Cevap)”, Legal Blog, 2021legal.com.trlegal.com.tr.
- Expatica, “Inheritance law and estate taxes in Germany”, 2023expatica.comexpatica.com.
- Expatica, “French inheritance law and estate taxes”, 2023expatica.comexpatica.com.
- Tax Foundation, “Estate, Inheritance, and Gift Taxes in Europe, 2024” (Apr. 2023)taxfoundation.orgtaxfoundation.org.
Avukat Fatih Mehmet Tercan