EMVALİ METRUKE VE VAZİYET KARARLARI

I. Sözlük ve Hukuki Anlamı

“Emval-i metruke” kavramı “terk edilmiş, bırakılmış, sahipleri bilinmeyen mallar”ı ifade etmektedir. Kelime karşılığı “terk edilmiş, bırakılmış mallar” olan emval-i metruke, öğretide ve yargı kararlarında “Hükûmetçe görülen siyasi ve idari zorunluluk nedeniyle bulundukları yerden başka yere nakledilen, kendiliğinden bulundukları yeri terk ederek kayıp ve kaçak durumuna düşen, yabancı ülkelere giden veya emvali metruke kanunlarının yayınlandığı tarihte düşman işgali altında bulunan yerlere kaçan kimselerin bıraktıkları mallar” olarak ifade edilmiştir.

Bu halde emval-i metruke mevzuatı hükümleri gereğince doğrudan intikal yoluyla mülkiyeti devlete geçen taşınmazlar ve tasfiyeye tabi tutulan taşınır, alacak ve borçlar emval-i metruke kavramını oluşturmaktadır.

II. Yasal Dayanağı

İsyanların bastırılması amacıyla, Osmanlı Devletince, 14 Mayıs 1331 (1915) tarihli Vakt-i Seferde İcraat-ı Hükûmete Karşı  Gelenler için Cihet-i Askeriyece ittihaz Olunacak Tedabir Hakkında Kanun-u Muvakkat çıkarılarak yürürlüğe konulmuştur. 19 Mayıs 1331 tarih ve 2189 sayılı Takvim-i Vakayide yayımlanarak yürürlüğe giren bu Kanunun 1’inci maddesine göre; savaş sırasında ordu, kolordu ve tümen komutanları, bunların vekilleri ve müstakil mevki komutanları, halk tarafından herhangi bir suretle Hükûmet emirlerine, ülke savunmasına ve asayişin korunması, ile ilişkin uygulamalar ve düzenlemelere karşı muhalefet, silâhlı tecavüz ve direnme görürlerse, derhâl askerî kuvvetler ile en şiddetli surette önlem almaya ve tecavüz ve direnişi tamamen yok etmeye yetkili ve zorunludurlar.

Söz konusu Kanunun 2’inci maddesine göre; alınacak tedbirlerden birisi de, köy veya beldeler halkın tek tek veya toplu olarak başka yerlere sevk ve iskân ettirmedir.

14 Mayıs 1331(1915) tarihli Kanunda,  göçe tâbi tutulanların terk etmiş oldukları yerdeki mal, alacak ve borçlar konusunda bir hüküm bulunmamaktadır. Çıkarlan 13 Eylül 1331(1915) tarihli Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emval ve Düyûn ve Matlûbat-ı Metrûkesi Hakkında Kanun-u Muvakkat: terkedilen mal, alacak ve borçlar hakkında düzenleme getirmiştir. Bu Kanun, 18 Zillkade 1333-14 Eylül 1331 tarih ve 2303 sayılı Takvim-i Vakayide yayımlanmıştır.

Emval-i metrûke ile ilgili kanunlardan; 20.04.1338 tarih ve 224 sayılı Kanun, 15.04.1339 tarih ve 333 sayılı Kanunla; 15.04.1339 tarih ve 333 sayılı Kanun, 27.10.1988 tarih ve 3488 sayılı Kanunla; 24.05.1928 tarih ve 1331 sayılı Kanun da, 10.07.1945 tarih ve 4796 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, özellikle Hazineye intikal hükmü öngören emval-i metrûke kanunları, yürürlüğe girdiği tarihte hükümlerini ortaya koydukları için, yürürlükten kaldırılanların bu hükümleri hâlen geçerlidir.

13 Eylül 1331(1915) ve 15 Nisan 1339(1923) tarihli Kanunlar gereğince; Lozan Antlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihten önce  emval-i metrûkeden olduğu anlaşılan mallar hakkındaki işlemlere devam edilir. Ancak, Antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar Hükûmetçe tasarruf edilmemiş ve idare edilmekte olan metrûk mallara idarî tedbir konulmayacaktır. Lozan Antlaşmasının yürürlüğe girdiği 06 ağustos 1340 (1924) tarihinden sonra emval-i metrûke olduğu anlaşılan mallar hakkında da bu işlemler yapılır.

III. Rumların Terkedilmiş Malları

Ortodoks dininden olan Türk tebaası rumların malları hakkında sonradan Yunan Hükümeti ile yapılan çeşitli andlaşmalarda özel hükümler kabul edilerek bu kanunların dışına çıkartılmış olmaları bakımından haklarında artık anılan kanunların uygulanması söz konusu değildir. Emvali metruke yasaları Rum tebası hakkında uygulanmayacaktır.

IV. Uygulamada Emvali Metruke

Lozan Andlaşmasının yürürlüğünden önce firarı veya mütegayyip girmiş olanlar hakkında söz konusu kanunların uygulanması gerekeceğinden şüphe edilemez.

Zira gerek 13 Eylül 1331 tarihli geçici kanunun, gerekse 15 Nisan 1339 tarihli ve 333 sayılı kanun hükümlerinin koyduğu esas bu kanunlarda yazılı şekillerde firari ve mütegayyip bulunan veya başka yerlere naklolunan şahısların bu hallerinin vuku bulduğu anda, taşınmaz mallarının, ilgisine göre Maliye veya Evkaf Hazinelerinin mülkiyetine otomatik bir surette geçmiş bulunacağı yolundadır.

Bu yön 13 Eylül 1331 günlü geçici kanunun 1. inci ve değişik 2 . maddelerinin açık ifadelerinden anlaşıldığı gibi, bilâhare yürürlükten kaldırılmış bulunan 1331 sayılı kanunun 7 nci maddesinin yorumlanmasına dair olan 2/6/1929 tarih ve 146 sayılı kararda (…… 13 Eylül 1331 ve 15 Nisan 1339 tarihli kanunlara tevfikan vaziyet olunan ve edilecek olan emvali gayrimenkule hazine namına kaydedilmiş hükmünde olduğu ……) belirtilmek suretiyle kanun koyucu tarafından da açıkça ifade edilmiş ve bu kanunun uygulama şekillerini gösteren 29/5/1339 tarihli ve 2455 sayılı yönetmeliğin 3 üncü maddesinde de “15 Nisan 1339 tarihli kanunun 6 ncı maddesinde zikrolunan eşhastan metruk emvali gayrimenkule tarihi mezkûrdan itibaren Maliye ve Evkaf hazinelerinin uhdei tasarruflarına geçmiştir” denilmek suretiyle kanun hükümlerinin o tarihlerdeki anlayış tarzı da kesin bir surette ortaya konulmuş ve o zamandan beri de tatbikat bu yolda cereyan edegelmiştir (ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas No:1963/41 Karar No:1963/94 Karar Tarihi:22/4/1963 Resmi Gazete tarih/sayı:31.7.1963/11468).

Binaenaleyh Lozan Andlaşmasının yürürlüğe girdiği 6 Ağustos 1340 tarihinden Önce firari ve mütegayyip duruma giren veya başka mahalle nakledilmiş bulunan bir kimsenin mallarının mülkiyeti, bu duruma girdiği tarihten itibaren, dosyasında o tarihte alınmış bir vaziyet kararı olsun, olmasın, ilgisine göre Maliye veya Evkaf uhdesine kanun uyarınca geçmiş bulunmaktadır. Bu itibarla böyle bir şahsın, firari veya mütegayyip olup olmadığının tesbiti işine 6 Ağustos 1340 tarihinden evvel başlanmamış ve bu tarihten Önce bir vaziyet kararı verilmemiş olması, esasen bu tarihten önce kanun gereğince ilgili hazine uhdesine geçmiş olan mallarının hukukî durumu üzerinde hiç bir etki yapamaz.

Bu bakımdan 6 Ağustos 1340 tarihinden evvel başka yere nakledilmiş veya firar veya tegayyüp eylemiş bir kimsenin malı, bu tarihten evvel Hazineye veya Vakıflar idaresine bir kanunla geçmiş bulunduğundan, bu tarihten sonra bu durumun belirtilmesi maksadiyle yapılan işlemler, gayrimenkul mülkiyetinin bu idarelere geçirilmesini değil, vaktiyle tahakkuk etmiş bulunan intikal muamelesinin belirtilmesi amacını gütmektedir.

6 Ağustos 1340 gününden sonra firar veya tegayyüp etmiş bulunanlara gelince : Lozan Andlaşmasının yürürlüğe girdiği 6/8/1340 gününden sonra vukua gelen ve emvali metrûke kanunlarınca ön görülen fiil ve hareketlere bu kanunların uygulanmasına imkân kalmamıştır. Nitekim 17/7/1927 günlü ve 5451 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı da bu esasları böylece tespit ve tatbik etmiş bulunmaktadır(AYM KARARI 1963).

V. Sonuç

Bir mala (Sahibi firaridir) diye vaziyet  kararı alınmış Hazine veya vakıflar adına  tescil yapılmışsa, gerçekte sahibi firari değilse ve bahse konu 1915 ile 1924 tarihleri arasında ülkeden ayrılmadığı ispat edilirse bu tescil haksız olduğu ortaya çıkacaktır.

Bu durumda, vaziyet kararının iptali İdari Yargılama Usulü Kanuna göre (İYUK) hükümlerine göre İdare mahkemesinden istenebilir.

Av. Fatih M. Tercan

ftercan@tercanhukuk.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir